reklam
hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

2025’TE MİMARLAR NE İSTİYOR ?

Son Güncelleme :

03 Ocak 2025 - 10:54

/ 11 views kez okundu.
2025’TE MİMARLAR NE İSTİYOR ?

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, geride bıraktığımız yılı değerlendirerek, çözüm arayışı içinde mücadele ettikleri konu başlıklarını “Mimarlar Ne İstiyor?” başlığı altında kamuoyu ile paylaştı. Konuyla ilgili açıklama yapan Şube Başkanı Murtaza Er, şu ifadeleri kullandı:
“Mimarlar Odası Kayseri Şubesi olarak, yıl boyunca her platformda dile getirdiğimiz, üyelerimizle paylaşarak görüş aldığımız ve kanun ile yönetmelik değişiklikleri için öneriler sunduğumuz başlıkları sizlerle paylaşmak isteriz.
Mimarlar, daha yaşanabilir çevreler ve sürdürülebilir kentler için sağduyu ve özveri talep etmektedir. Mimarlar, ülkemizde mimarlığa hak ettiği önemin verilmesini istemektedir. Ayrıca, mesleki haklarının korunması ve geliştirilmesi mimarların en temel beklentilerindendir.
Kısacası, mimarlar sadece hak ettiklerini istemektedir. Yıl boyunca gündeme getirip çözüm için çeşitli girişimlerde bulunduğumuz en önemli 11 konuyu bir kez daha hatırlatıyoruz Yeni bir yüzyılın başlangıcında, mimarlık mesleğinin ülkemizde hak ettiği konuma ulaşması en büyük arzumuzdur. Şube olarak gerek yerelde gerek ulusal mimarlık ortamında bu hedef doğrultusunda çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.”
2025’TE MİMARLAR NE İSTİYOR?
“Denetimlerde sorumluluğu bulunmayan işlerden bedel ödememek istiyor.”
Yapı denetim süreçlerinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yapıda karşılaşılan aksaklıkları her meslek grubunun alanına uygun şekilde değerlendirmelidir. Özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra yaşanan hukuki süreçler incelendiğinde, denetim mekanizmasının esas sorumlularının ceza almadığı, buna karşın müellif mimarların anlam verilemeyen yaptırımlara maruz kaldığı görülmüştür. Bu durum, mesleki yetkinliklerimize uygun olarak yapı inşa süreçlerindeki sorumlulukların yoruma kapalı ve net ifadelerle mevzuatlara eklenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Her meslek grubunun yetki ve sorumluluk alanlarının açıkça tanımlanması, hem adil bir denetim süreci sağlamak hem de gereksiz mağduriyetlerin önüne geçmek açısından büyük önem taşımaktadır.
“Tasarımın bir bütün olarak görülmesini istiyor.”
Tasarımın bir bütün olarak ele alınması, mimaride hem iç hem de dış mekanların birbiriyle uyum içinde düşünülmesini sağlamaktadır. Yapının dış cephesinin estetik ve çevresel bağlamla uyumlu olması, iç mekanların da işlevsellik ve kullanıcı deneyimi açısından bütüncül bir anlayışla tasarlanmasıyla doğru bir mimarlık elde edilmiş olur. Mimarlık, sadece yapıların teknik bir düzenlemesi değil, aynı zamanda çevresiyle, kullanıcılarıyla ve kültürel bağlamıyla etkileşim kuran bir sanattır. Bu nedenle, bir yapıyı değerlendirirken tasarımın yalnızca dış görünüşe ya da iç mekân detaylarına odaklanılması yerine, bu iki unsurun bir arada, birbirini tamamlayarak ele alınması hayati önem taşımaktadır.
“Kamuda yeterli mimar istihdamının sağlanmasını istiyor.”
2010 yılında merkezi atama ile kamuya alınan mimar sayısı 473 iken, bu sayı 2020 yılında yalnızca 47’ye düşmüştür. Aynı dönemde, mimarlık fakültelerinden mezun olan öğrenci sayısı 2010 yılında 3.551 iken, 2020 yılında bu sayı 8.132’ye yükselmiştir.
Mezun sayısındaki bu artış, tüm diğer bölümlerde olduğu gibi atama puanlarının yükselmesine ve mimarların merkezi atamalardaki sayısının her yıl azalması sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Kamu kurumlarında mimarlık işlerinin başka meslek gruplarına yaptırılması hem meslek itibarını zedelemekte hem de kamusal projelerde nitelikli mimarlık hizmetlerinin eksikliğine yol açmaktadır.
Ülkede “İyi Mimarlık” ihtiyacının giderek daha bariz bir şekilde hissedildiği bir ortamda, kamuya yapılan mimar atamalarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu adım, sadece meslektaşlarımızın istihdam sorunlarını çözmekle kalmayacak, aynı zamanda daha nitelikli ve sürdürülebilir kamu projelerinin hayata geçirilmesine de katkı sağlayacaktır.
“Mimarlar “En Az Bedel”in kanunlar ve uygulama yönetmelikleri ile denetlenmesini istiyor.”
Mimarlar, hizmet bedellerinin düzenlenmesi ve denetim altına alınması amacıyla en az bedel tarifesinin uygulanmasını talep ediyor. Bu tarifeye uygun olarak serbest meslek makbuzu kesilmesiyle birlikte, yapılan işlerde adil ve uygun ücretlendirme sağlanacak, aynı zamanda devletin gelir vergisi gelirleri artacaktır. Bu düzenlemenin hayata geçirilmesi için ilgili kurumlara yapı ruhsat süreçlerinde uygulama yönetmeliklerine sözleşme zorunluluğu eklenmesi önerilmiştir. Böylece hem mimarların hakları korunacak hem de sektörde düzen sağlanmış olacaktır. Mimarlar, bu konuda yetkililerin somut adımlar atmasını ve taleplerinin karşılık bulmasını istemektedir.
“Siyasi tartışmaların arasında yok olmamak istiyor.”
Mimarlık, toplumun yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve geleceğin kentlerini şekillendiren önemli bir meslektir. Ancak son yıllarda, mimarların mesleki talepleri ve çözüm önerileri, sık sık siyasi tartışmaların arasında göz ardı edilmekte ve görünmez hale gelmektedir. Mimarlık, yalnızca teknik bir uğraş değil; kültürel, sanatsal ve çevresel bir sorumluluktur. Bu nedenle meslek, siyasi çekişmelerden bağımsız olarak ele alınmalı ve mimarların görüşleri, kentlerin ve yapıların geleceğini şekillendiren karar süreçlerinde dikkate alınmalıdır. Mimarlar, siyasi tartışmaların gölgesinde kaybolmadan, mesleklerinin hak ettiği saygınlık ve bağımsızlıkla ülkenin geleceği için katkı sağlamaya devam etmek istemektedir. Bu talep, yalnızca meslektaşlarımız için değil, aynı zamanda daha iyi bir yaşam çevresi için de elzemdir.
“Meslek yasası talebine karşılık bulmak istiyor.”
Mimarlık mesleği, toplumun yaşam kalitesini ve geleceğin şehirlerini şekillendiren kritik bir alandır. Ancak, mesleğin icrasını düzenleyen kapsamlı ve güncel bir Meslek Yasası eksikliği, mimarların hem haklarını koruma hem de mesleki sorumluluklarını netleştirme konusunda ciddi zorluklar yaşamasına neden olmaktadır. Mimarlar, uzun yıllardır mesleğin standartlarını, etik kurallarını ve yetki sınırlarını belirleyecek, mesleki haklarını koruyacak bir yasaya ihtiyaç duymaktadır. Böyle bir yasa, mimarların yalnızca mesleki gelişimini desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda toplumun daha nitelikli ve sürdürülebilir yapılara erişimini de sağlayacaktır. Bu talepler, mimarlık mesleğinin hak ettiği saygınlığı kazanması ve geleceğe yönelik daha sağlam bir temele oturması için hayati önem taşımaktadır. Mimarlar, bu konuda yetkililerin somut adımlar atmasını ve taleplerinin karşılık bulmasını istemektedir.
“Mimarinin kültürümüzün bir parçası olarak görülmesini istiyor.”
Ülkemizde kültürün geliştirilmesi nasıl devletin temel görevlerinden biri ise, mimarlığın geliştirilip yüceltilmesi de aynı derecede önemli bir devlet sorumluluğudur. Mimarlık, yalnızca bir yapı tasarlama süreci değil; toplumun tarihini, kimliğini ve estetik anlayışını yansıtan bir kültür parçasıdır. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de mimarlığın korunması, mimarlık kültürü konusunda toplumsal bilincin artırılması ve mimarlık uygulamalarında standartların yükseltilmesi için somut adımlar atılmalıdır. Bu hedeflere ulaşmanın en önemli yollarından biri, kapsamlı bir Mimarlık Yasası çıkarılmasıdır. Bu yasa, yalnızca mimarlık mesleğini ve uygulamalarını düzenlemekle kalmayacak, aynı zamanda kültürümüzün bir parçası olan mimarlığın hak ettiği değeri görmesine katkı sağlayacaktır. Mimarlığın kültürel bir miras olarak korunması, toplumun geleceğine yapılacak en değerli yatırımlardan biridir.

“Mesleki hakların rant lobisine ezdirilmemesini istiyor.”
Her geçen gün, mimarların mesleki haklarında ciddi kayıplar yaşanmaktadır. İnşaat yapım süreçlerinin, şehirlerimizin geleceğini şekillendiren, estetik ve işlevsellik kaygılarının ön planda olduğu süreçler olması gerekirken, ne yazık ki yalnızca kar odaklı bir bakış açısıyla ele alınması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu süreçlerin, toplumun yaşam kalitesini artırmak yerine belirli grupların zenginleşmesine hizmet edecek şekilde yönlendirilmesi, mimarlık mesleğine ve kentlerimizin geleceğine yapılan en temel yanlışlardan biridir. Mimarlar, mesleki haklarının korunmasını ve bu hakların rant lobilerinin etkisiyle zedelenmesine izin verilmemesini talep etmektedir. Mimarlık, sadece ekonomik çıkarlarla sınırlı görülemeyecek kadar önemli bir meslektir ve şehirlerimizin geleceği adına toplumsal bir sorumluluk taşımaktadır.
“Sabır önerisi değil kalıcı çözüm önerisi istiyor.”
Meslek odalarımız yıllardır devam eden sorunlarımızı dile getirmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Ancak artık sabırla geçiştirilen bu sorunlara kalıcı ve somut adımlar atılmalıdır. Sürekli erteleme ve geçici çözümler, mesleğin geleceğini güvence altına almak bir yana, sorunların daha da derinleşmesine yol açmaktadır. Mimarlar, yıllardır süregelen bu problemlerin çözülmesi için acil ve kalıcı tedbirlerin alınmasını talep etmektedir. Mimarlık mesleği, toplumun yaşam kalitesini doğrudan etkileyen ve geleceğin kentlerini şekillendiren bir alan olduğundan, artık sadece söylemlerle değil, gerçek ve sürdürülebilir çözümlerle ilerlenmesi gerekmektedir.
“Şantiye şefliğinin tam zamanlı ve sigorta denetimli olmasını istiyor.”
Şantiye şefliğiyle ilgili yönetmelikler, günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir. Şantiye şefliği şartları, tam zamanlı bir teknik personelin şantiyeyi denetleyebileceği şekilde güncellenmeli ve şantiye şefinin sigortası, iş süresi boyunca yapılmalı, iş bitiminde ise ilgili idareye ibraz edilmesi zorunlu hale getirilmelidir. Bu düzenleme, şantiye şeflerinin sorumluluklarını yerine getirirken hem hukuki güvenceye sahip olmalarını sağlar hem de şantiye süreçlerinin daha sağlıklı ve denetlenebilir olmasına katkıda bulunur. Bu tür önlemler, sektördeki kaliteyi artırır ve iş güvenliğini güçlendirir.
“Mimarlık eğitim politikasının yeniden ele alınmasını istiyor.”
Mimarlar Odası Genel Merkezi ve kurullarının, Türkiye Mimarlık Eğitim Politikası adına yürüttüğü çalışmalar, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından dikkate alınmalı ve bu çalışmalar doğrultusunda somut adımlar atılmalıdır. Mimarlık eğitimi, yalnızca öğrenci sayıları ve öğretim üyesi oranları gibi niceliksel verilerle değil, aynı zamanda mekânsal sorunlar, uluslararası ölçütlerin karşılanabilirliği, akreditasyon, mesleğe kabul koşulları, ekonomik zorluklar gibi niteliksel unsurlar göz önünde bulundurularak yeniden yapılandırılmalıdır. Bu başlıklarda yapılacak iyileştirmeler, mimarlık eğitimini hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha rekabetçi ve kaliteli hale getirecektir. Özellikle bu sorunların öncelikli olarak çözüme kavuşturulması, sadece eğitimin kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda meslek hayatına atılacak genç mimarların daha donanımlı ve güçlü bir şekilde yetişmesini sağlayacaktır.

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.