Son zamanlarda iyi ebeveyn olmak için çocuğunun her istediğini onaylayan, çocuğunu uyarmayan ‘çocukerkil aile’ sayısının artması nedeniyle çocuklar evde patron oldu. Aileler, psikolojileri bozulacak endişesi ile çocuklarına sınır çizmeyerek çocuklarını düzensiz ve belirsiz bir hayata hazırlıyor. Evdeki sınırsız özgürlüğün çocukların sosyal hayatında olumsuz etkiler oluşturacağını söyleyen Psikolog Ceyda Ünal, çocukların belirli kurallara uymasını sağlanması ve teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.
İyi ebeveyn olma psikolojisi etkisi altına giren bazı aileler, büyük bir sınav olan çocukluk ve ergenlik döneminde geri dönüşü çok zor hatalar yapıyor. İyi ebeveynlik adına, henüz gelişimsel sürecini tamamlayamayan çocuklara tüm yetki veriliyor. Bu durum ‘çocukerkil aile’ yapısını ortaya çıkarıyor. Sınırsız özgürlük verilen çocukların sosyal hayatında problem yaşaması kaçınılmaz olurken Psikolog Ceyda Ünal, ailelerin çocuklarına küçük yaşlardan itibaren sınır çizmesi gerektiğini belirtti. Sınır çizerken belirli kurallar oluşturulması gerektiğini söyleyen Psikolog Ünal, “Öncelikle biz insanlar sosyal canlılar olduğumuz için belirli bir düzende ve kuralların çerçevesinde yaşamamız gerekiyor. Diğer türlü düzensiz ve belirsiz bir hayat oldukça zorlayıcı olur hem bireysel olarak hem sosyal olarak. O yüzden hayatımızın her alanında aslında kurallar ve sınırların olması gerekiyor. Bunu da ailede başlatmamız gerekiyor. Çünkü en temel taşımız bizim aile olduğu için, eğitim ailede başladığı için ilk başta ailelerin çocuklarına sınır nedir, nasıl çekilir bunu göstermesi gerekiyor. Bunun için aslında yaş skalası çok da geniş değil. Yani 2 yaşından 3 yaşından itibaren çocuklara sınırlar çizmeliyiz. Sınır çizmek derken de illa ki böyle çok sert, şiddet uygulayıcı, çok fazla azarlayıcı ebeveyn olmak değil de çocukların belirli kurallara uymasını sağlamak, buna teşvik etmemiz gerekiyor. Bu da nasıl olabilir? Örneğin, çocuğa bir şey yapıp yapmadığını söylediğimizde her zaman bizi anlamayabilir. Çok net, sade ve anlaşılır bir dil kullanmamız gerekiyor. Böyle art arda bir sürü işte şunu yap, bunu yap, şimdi şunu yapacağız gibi değil de biraz daha böyle tane tane, çocuğun yaşına uygun, çocuğun anlayabileceği şekilde birazcık daha böyle net bir şekilde açıklarsak çocuk için daha anlaşılır olacaktır. Mesela diyelim ki çocuk masayı karalıyor, masayı boyamak istiyor ve biz de ona bunu yapmamasını söylüyoruz. ‘Masayı karalamayalım da sana kağıt vereyim onu boyayalım birlikte. Eğer masayı karalamaya devam edersen kalemleri elinden almam gerekebilir. Bunun karşılığında senin de boyalarını kaldırman gerekebilir gibi.’ Böyle her şeyi sebep sonuç şeklinde açıklarsak çocuk için daha net olabilir. En basit örneği bu mesela” dedi.
“SINIRLAR AİLE BAĞLARINI GÜÇLENDİRİR, GÜVENİ ARTIRIR VE EMPATİ KURMALARINA OLANAK TANIR”
Çocuk merkezli ailelerin çocuklarına çizeceği sınır nedeniyle travma oluşturacağı düşüncesinin doğru olmadığını ve çizilen sınırların etkisi ile çocukların sosyal hayatında empati kurmasına yardımcı olacağını söyleyen Psikolog Ünal, “Çizilen sınırlar çocuklarda travma oluşturacak ve olumsuz etkileyecek diye bir kaide yok. Sınırlar tam tersi de çocukların daha güvende hissetmelerini sınırlarını korumalarını daha net ve özgüvenli olmalarını sağlar ve bu da sosyal ilişkilerine de yansır. Bu noktada da daha böyle etkileşime önem vermek gerekiyor. Sınırlar aynı zamanda aile bağlarını güçlendirir, ebeveyne karşı olan güvenini artırır ve çocukların arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde daha empati kurmalarına olanak tanır. O yüzden gerçekten küçük yaştan itibaren belirli kuralların, rutinlerin, sınırların olması çok önemli. Bu illa olumsuz bir duruma sebep de olmayabilir ama olumsuzluklar da olabilir. Bu noktalarda da birazcık daha anlayışlı ve sabırlı olarak çocuğun kendini ifade etmesine olanak tanımamız gerekiyor. Aile içerisinde genelde konforlu ve rahat bir şekilde yaşıyoruz. Ve ailemiz genelde işte isteklerimizi yerine getiriyor, bizi anlayabiliyorlar, iletişim kurabiliyoruz. Ama dışarı ki hayat böyle olmadığı için çocuk ev ortamında bu kadar çok el bebek, gül bebek yetişmeye alıştıktan sonra dışarıda birisi ona hayır dediği anda bana kimse hayır dememişti. Nasıl hayır diyebilir gibi bir karmaşa da yaşayabilir. Oysa aile içerisinde de her şeyin yapılamayacağını, her istediğin elde edilemeyeceğini anladığı takdirde dışarıda da hayır cevabıyla yapamazsın, bunu yapamayız cevabıyla karşılaştığında çok fazla sarsılmaz ve kendini geri çekmek durumunda kalmaz. Ve özgüven problemleri tam tersine çok fazla sınırsız çocuklarda daha çok görülebiliyor. Çünkü dışarıda dışlanmalara sebep olabiliyor. Çünkü her istediğin olmasını istiyor. Ağlayarak, bağırarak, kızarak, rahatsız ederek başkalarını bunu elde etmeye çalıştıkça da toplum onu dışlamaya başlıyor. Ve burada daha fazla özgüven problemleri görüyoruz aslında” ifadelerine yer verdi.
“OLUŞTURULAN KURALLARA EBEVEYNLERDE UYMALI”
Çocuklar için oluşturulan kurallar ve rutinlere ebeveynlerinde uymasının önemli olduğunu vurgulayan Psikolog Ceyda Ünal, “Son olarak aslında en önemlisi bu sınırları kuralları koyarken ve rutinleri oluştururken bizlerin de bunlara uyması gerekiyor. Ebeveynler bir şeyleri birlikte ortak bir şekilde çocuğa anlatmalı ki bir tutarsızlık olmasın. Yani anne hayır derken baba evet derken bu sefer iyi polis kötü polis durumuna da düşülebilir. O yüzden otorite figürleri ebeveynler ortak bir şekilde hayırsa hayır, evetse evet demeyi çocuğa net bir şekilde göstermeli. Ve aynı zamanda kurallara bizler yetişkinlerle uymalıyız ki çocuklar en fazla gözlem yoluyla ve model alarak öğreniyor. O yüzden bizim de teşvik etmemiz pozitif geri bildirimler vererek çocuklara sözlü teşvikler, övgüler söylememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.