Eğitim Bir-Sen Kayseri 1’Nolu Şube Başkanı Aydın Kalkan, “Bakanlığın, eğitim çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmaması, sahadan yükselen sese kulak vermesi, eğitim paydaşlarının tekliflerini göz ardı etmeden kararlar alması, yukarıda tasarımı yapılan teorinin aşağıdaki pratiklerle örtüşmesi, eğitimin niteliğini ve verimliliğini artıracaktır. Beklentiler doğrultusunda atılacak hızlı adımlar, eğitim çalışanlarının yüksek motivasyonla işe başlamalarını sağlayacaktır” dedi.
Eğitim Bir-Sen Kayseri 1’Nolu Şube Başkanı Aydın Kalkan, Kariyer basamakları, banka promosyonları ve eğitim öğretim ödenekleri hakkında açıklamada bulundu. Mali ve özlük haklardan, kadrolu istihdama kadar bir çok konuya değinen Kalkan; GİHS, THS VE diğer hizmet sınıflarında çalışanların haklarının iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.
Eğitim sorunlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Kalkan, öğretmenlik meslek kanunun kapsamının genişletilmesi gerektiğini belirtti. Öğretmen açığının halen kapatılamadığını ve atamalarda mülakatın kaldırılmadığını aktaran Kalkan, “Eğitimin sorunları göz ardı edilmemeli, çözüme yönelik kararlar alınmalıdır 2022-2023 eğitim-öğretim yılı, hayat şartlarının zorlaştığı, alım gücünün düştüğü, eğitim-öğretim masraflarının arttığı, iyileştirmelere ve yeni gelişmelere rağmen istenilen seviyeye gelinemediği bir zeminde, sorunların gölgesinde başlıyor. Beklentileri karşılamayan, geliştirilmeye muhtaç meslek kanunu, anayasal ve yasal hakları kısıtlanmış sözleşmeli istihdam, bir türlü kapatılamayan öğretmen açığı, öğretmen atamalarında mülakatın kaldırılmaması, istihdamda güçlük çekilen bölgelerde görev yapan eğitimcilere ilave teşviklerin verilmemesi, birim ek ders ücreti miktarının düşüklüğü, eğitim kurumu yöneticiliğinde özlük haklarını ve yetkileri geliştiren kariyer odaklı sürdürebilir bir sistemin halen hayata geçirilememesi, eğitimin rehberlik ayağının eksikliği, öğretmenleri şiddete karşı koruyacak bir yasal düzenlemenin çıkarılamaması, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanmamasının doğurduğu mağduriyetler, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının gerçekleştirilmemesi, yardımcı personel istihdamı gibi sorunlar konusunda hâlâ somut adım atılmış değildir. Bakanlığın, eğitim çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmaması, sahadan yükselen sese kulak vermesi, eğitim paydaşlarının tekliflerini göz ardı etmeden kararlar alması, yukarıda tasarımı yapılan teorinin aşağıdaki pratiklerle örtüşmesi, eğitimin niteliğini ve verimliliğini artıracaktır. Beklentiler doğrultusunda atılacak hızlı adımlar, eğitim çalışanlarının yüksek motivasyonla işe başlamalarını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
“İSTİHDAMDA GÜÇLÜK ÇEKİLEN YERLERDE TEŞVİK SİSTEMİ HAYATA GEÇİRİLMELİDİR”
Kalkan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Öğretmenlik meslek kanununun kapsamı genişletilmeli, başta kariyer basamakları olmak üzere sorunlu tarafları giderilmelidir 8 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 12 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir. Bu çerçevede, toplu sözleşme teklifimiz esas olmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır. Eğitim çalışanlarının mali ve özlük hakları iyileştirilmelidir Enflasyonun yukarı yönlü hareketinin arttığı, temel tüketim maddelerinin ve emtia fiyatlarının yoksulluk eşiğini yükseltip yoksulluk oranını artırdığı bir eşikteyiz. Bu çerçevede, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır. Eşel mobil sistemine geçilmeli ve enflasyon farkı ücretlere aylık yansıtılmalıdır Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı, kadrolu istihdam esas olmalıdır Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. GİHS, THS ve YHS ve diğer hizmet sınıflarına tabi eğitim çalışanlarının hakları iyileştirilmelidir Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları bir an önce yapılmalı ve bu sınavlar takvime bağlanmalıdır. Yönetici görevlendirme süreci yeniden ele alınmalı, eksiklikler giderilmelidir Okulların yardımcı personel ve donanım ihtiyacı karşılanmalı, okullara tahsis edilen ödenek ihtiyaçları karşılayacak şekilde artırılmalıdır Okullar arasındaki nitelik farkının sebeplerinden biri de fiziki altyapı ve donanım eksikliğidir. Okulların laboratuvar, yabancı dil sınıfı, bilgisayar sınıfı ve ders kitabı haricindeki öğretim materyali ihtiyacı had safhadadır., okullara tahsis edilen ödeneklerin artırılması gereklidir. Eğitim-öğretim yılı başlamadan, sınıf ve öğrenci sayısı, personel sayısı gibi kıstaslar esas alınarak her okula ihtiyaçları karşılayacak ölçüde bir ödenek tahsis edilmelidir. Eğitimcilere şiddete karşı yasal düzenleme yapılmalıdır Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılmalıdır Öğretmen atamaları için uygulanan seçme, değerlendirme ve atama yöntemi işlevini yerine getirememektedir. Öğretmen adaylarının istihdamındaki mülakat uygulaması, adaylar arasında eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir sonuç vermemekte, mağduriyete yol açmaktadır. Bu nedenle, öğretmen atamalarıyla ilgili karar verme süreçlerinde mülakat yöntemi kaldırılmalıdır. İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmelidir Eğitim çalışanlarına, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları hâlinde illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmelidir. Kadrosuz usta öğreticilere sendika hakkı tanınmalıdır Kamu kurumlarında eğitim faaliyeti yürüten kadrosuz usta öğreticilerin kamu görevi ifa ettiği ve kamu görevlisi oldukları gerçeği kabul edilmeli; sendika üyesi olmalarının ve toplu sözleşme hükümlerinden faydalandırılmalarının önüne konulan bürokratik engeller kaldırılmalıdır. Değişen şartlar göz önüne alınarak banka promosyon sözleşmeleri güncellenmelidir Kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar arasında, ekonomik veriler ve hedefler dikkate alınarak promosyon anlaşması yapılmakta ve kamu görevlilerine ek mali imkân sağlanmaktadır. Salgın süreciyle başlayan küresel krizin yansıması olarak ekonomide yaşanan dalgalanmalar ve yüksek enflasyon rakamları, kamu görevlileri adına bankalara yatırılan paraların hacmini de artırmıştır. Buna rağmen, geçmiş dönemde yapılan anlaşmalar gereği kamu görevlilerine verilen promosyon ödemeleri düşük kalmıştır Geçmiş dönemlerde yapılan promosyon sözleşmeleri, bazı kurumlarda yapılan yeni promosyon sözleşmeleriyle uyumlu hâle getirilerek güncellenmelidir. Ek gösterge artışındaki eksiklikler giderilmelidir Ek gösterge artışına ilişkin düzenlemedeki eksik kalan hususlar giderilmelidir. Bu bağlamda, yönetici sınıfında yer alan şefler, enstitü-yüksekokul sekreteri ve üniversite şube müdürlerinin ek gösterge rakamları da 3600’e çıkarılmalı; ek gösterge rakamı 3600’ün altında olan bütün kamu görevlilerinin tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Osmanlı devletiyle ilgili yaptığı açıklama asla kabul edilemez. Osmanlı Devleti medeniyetin, ilmin, irfanın asırlarca merkezi olmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Subaylarının ve Osmanlı halkının mücadelesi ile kurulmuştur. Bilindiği gibi 12 Eylül Darbesi, Türk Demokrasi tarihi açısından kara bir lekedir. Bazen fiilen bazen de post modern darbelerle milli iradeye kasteden anlayışı şiddetle reddediyor, bu darbeye destek olan tüm demokrasi düşmanlılarını lanetliyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye’nin daha müreffeh olma yolundaki uzun vadeli hedeflerine ancak sorunlarını aşmış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; eğitimcilerin beklentilerinin yerine getirilmesinin önemini ifade ediyor, sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz”